10 Kasım 2016 Perşembe

Kriz zamanlarında iş kurmak için 10 sebep

2008 Global ekonomik krizini atlattık, atlatıyoruz yok teğet geçti falan derken bitmek bilmeyen kriz döngüsünün yeni aşamalarını yaşıyoruz hatta bu sefer ülkemizin iç dinamiklerinde de ekonomiyi taşıyacak güç azaldı. 2016 yılının son çeyreğinde yılı kurtarmak adına zorla da olsa gel kredileri ucuzlattık diyorsunuz yine tık yok. Kredi büyümesi reel anlamda büyümemiş. Oysa son yıllarda yüzde 30 büyümeleri görmüştük ve ekonomi çok ısındı diyerek bir sürü makro ihtiyati tedbirler almıştık. Hey gidi günler...

İnsan bir umudu, beklentisi varsa yeni bir mücadeleye girme gücünü kendinde bulabiliyor, kendi kendini motive edebiliyor yoksa kılını kıpırdatmıyor çünkü kendisini ne beklediği konusunda bir öngörüsü yok. Hiç birşey yapmamak daha akılcı oluyor. Böyle zamanlarda kuluçkaya yatmak en iyisi sanırım, okumak, araştırmak ve bilgiye yatırım yapmak. 

Öte yandan umudunu kaybetmeyenler ve işsiz kalanlar için kriz zamanlarında girişimde bulunmanın da bir sürü avantajının olduğu aşikar. Bu konuda entrepreneur.com sitesinde yer alan bir makaleden okuduklarımı paylaşmak isterim. Kriz zamanlarında neden yatırım yapmalı:

1) Herşeyi daha ucuza alma ihtimaliniz var: Kiradan, ekipmana birçok alanda pazarlık gücünüzün yüksek olduğu zamanlardasınız.

2) Yetenekli insanlarla çalışma ihtimali: İşsizliğin artmaya başladığı bu dönemde, yeni kurulan bir girişimde normal şartlarda çalışmayı tercih etmeyecek yeteneklerle daha düşük ücretler ödeyerek çalışma şansınız olabilir.

26 Nisan 2016 Salı

Tıbbi ve Aromatik Bitki Yetiştiriciliği, Kadın Girişimciler ve Dahası

Bir önceki yazımda lavanta yetiştiriciliği konusunda araştırma yapıp paylaşmıştım. Lavanta araştırmaları yaparken tıbbi bitki yetiştiriciliği üzerine daha derinlemesine bir araştırmaya başladım hatta bir de eğitim sıkıştırdım araya.

Tıbbi bitki ve aromatik bitki yetiştiriciliği konusunda kısaca bir araştırma yapınca bu konuya kadınların eğiliminin erkeklere oranla daha yüksek olduğunu gördüm. Hatta eğitime katılanların %80'i kadındı :)


Mayıs Papatyası mis kokulu bir tıbbi bitki
Özellikle kadın girişimcilerin tıbbi ve aromatik bitkilere merakının nedeninin bu bitkilerin aromaterapi, kozmetik gibi alanlarla bağlantılı olmasıdır diye düşünüyorum. Zira gazetelerde bu konuda verilen desteklemelerin bir ucunda mutlaka bir kadın emeği, girişimi kelimeleri geçiyor. 

Tıbbi bitkilerle hazırlanan karışımların, çayların alternatif tıp yerine halk arasında çoğunlukla koca karı ilaçları olarak adlandırılması da yine bu görüşü destekliyor :)

Tıbbi ve aromatik bitkilerin üretimi konusunda Türkiye maalesef birçok alanda olduğu gibi yine geriden geliyor hem de endemik bitkiler açısından oldukça zengin olmasına rağmen. Ot çöp denilerek küçümsenen birçok değerli bitki dünya üzerinde bir tek Türkiye'de yetişiyor halbuki... Oysa Türkiye bu konuya eğilse ve stratejik planını hazırlasa idi dünyanın bu konuda öncü ülkelerinden birisi olurdu.

Tıbbi ve aromatik bitkiler hakkında katıldığım eğitimden edindiğim bilgilerden bazılarını paylaşmak istiyorum.

Anadolu'da 10-11 bin bitki çeşidi varmış ve bunun 3500 tanesi sadece Türkiye'de yetişiyormuş. Türkiye'nin endemik bitki sayısı 3500, bütün Avrupa kıtasında ise bu sayı 3000 müş. Türkiye'de 500 tane bitki tıbbi bitki olarak kayıtlıymış. Bitkiler hakkında bilgi edinmek için herbaryumlar, PlantNet uygulaması, TUBIVES ve bizimbitkiler veritabanları ve tabii ki bu kounda yazılan resimli kitaplara başvurmak gerekmiş.

21 Nisan 2016 Perşembe

Lavanta kokan bir girişimim olsa…

Lavanta yetiştiriciliği konusunu daha önce düşünmemiştim fakat aromaterapistlik konusunda küçük bir araştırma yapmıştım. Kozmetik firmaları ile aram iyidir. Kokulu el kremleri, vücut kremleri ve özellikle vücut yağlarına karşı özel ilgim var. Bitkinin yetiştirilmesi tarafı değil de aromaterapistlik tarafı acaba olabilir mi diye bir bakınmıştım ki yakın bir dostumuz lavanta yetiştiriciliğinden bahsetti. 

Ben de bir bakayım dedim. Lavanta yetiştiriciliği bir köyün kaderini değiştirdi şeklinde başlıklarla karşılaştım genel olarak. Gülüyle ünlü Isparta’da Kuyucak köyü gülün zahmetli bakımı nedeniyle ve toprak verimliliğinin düşük olduğu boş arazileri değerlendirme amacıyla 50 yıl kadar önce lavanta yetiştirmeye başlamış. Lavantanın görece daha az zahmetli olması ve getirisinin yüksek olması Kuyucak köyü sakinlerinin lavantaya ilgisini artırmış. Hatta bu köy ‘Kuyucak Lavanta ile Kalkınıyor’ projesi ile kırsal turizm alanında ödül bile kazanmış. Lavanta yetiştiriciliği konusunda basında yer alan haberlere baktığımda bu konuya olan ilginin son 2-3 yıldır yoğunlaştığını görüyorum.

Bu ilgide Tıbbi ve Aromatik Bitki Yetiştiriciliği için verilen teşviklerin de etkisi büyük diye düşünüyorum. Bu teşvikleri de detaylı olarak araştırıp paylaşacağım. (Buradan okuyabilirsiniz :)

Lavanta yetiştiriciliği işi neden yapılır? Sorusunu araştırdığımda aldığım yanıtlar şöyle:


Lavantanın oldukça geniş kullanım alanı varmış ve çok yönlü bir bitkiymiş.


19 Nisan 2016 Salı

Geri dönüştür herkes kazansın!

H&M’in geri dönüşüm projesi sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik anlamında oldukça başarılı bir proje. Proje eski kıyafetlerin toplanması, bu eski kıyafetlerin işlemden geçirilerek iplik haline getirilmesi ve bu ipliklerden yeni kıyafetler yapılması olarak özetlenebilir. Yani sizin eski t-shirt ünüz başka birisinin yeni jean pantolonu olarak yeniden doğuyor.

H&M eski kıyafetlerinizin 1 poşetini 10 TL hediye çeki karşılığında sizden alıyor, bu kıyafetleri dönüştürüyor ve H&M Conscious serisi altında yeniden satışa sunuyor.

Türkiye'de tekstil geri dönüşümünde sosyal sorumluluk projesi olarak Boyner Grup'un da H&M'in projesine benzer bir projesi olduğunu da öğrendim. İyiliğe Dönüştür isimli proje ile Boyner ve YKM mağazalarında toplanan kıyafetler ayıklandıktan sonra giyilebilir olanların bir kısmı ihtiyaç sahiplerine gönderiliyor, bir kısmı ise satılarak gelirler Lokman Hekim Vakfı'na bağışlanıyor. Kullanılamaz durumdaki kıyafetler ise geri dönüşüme yollanıyor.
 
Boyner ve YKM - İyiliğe Dönüştür
Tekstilde geri dönüşüm oranı %95’lere kadar çıkabiliyormuş. İnanılmaz bir oran. T-shirt ünüzün %95’i iplik haline getirilip yeni bir üründe kullanılabiliyor yani. Bu oranları görünce de neden bu işlere daha fazla yatırım yapılmıyor diye düşünmeden edemiyorum. Oldukça maliyetli ki tekstil geri dönüşümüne yüz verilmiyor diye araştırmalarıma başlıyorum.

H&M geri dönüşüm projesinde I:Collect (kısacası I:CO) imiş şirketi ile çalışıyormuş.

 
I:Co sitesinden

Filli Boya Kadın Ustalar Projesi ve İlham


Filli Boya’nın kadın boyacılar yetiştirmek ve istihdam etmek üzere başlattığı kampanya hem çok hoşuma gitti hem de bana ilham verdi. Filli boya kadın boyacı yetiştirmek için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve  İŞKUR ile ortaklaşa gerçekleştiriyormuş bu projeyi. İlk başta belirlenen 15 ilde uygulanacak bu projede İŞKUR aracılığı ile boyacılığa ilişkin gerekli eğitimler başvuran kadınlara verilecek ve eğitimi tamamlayan kadın boyacılar Mesleki Yeterlilik Belgesi’ni aldıktan sonra Filli Boya tarafından istihdam edilecekler.

Benzer Projeler

Filli Boya’nın bu projesinin bir benzeri 2011yılında özel bir istihdam, eğitim şirketi tarafından Kraliçe Kelebekler adı ile gerçekleştirilmiş. Bu şirket kadın taksici ve boyacı yetiştirmek üzere yine İŞKUR ve diğer birkaç kurum ile ortaklaşa olarak eğitim aldırdığı kadınların istihdam edilmesine aracılık etmiş. Kraliçe Kelebekler projesinin web sitesi açılmıyor ve projeyi yürüten şirketin web sitesindeki bilgiler ise 2012 yılına ait ve güncellenmemiş. Anlaşılan proje tutmamış. Oysa ki bu projenin gerçekleştirildiği tarihte proje medyanın oldukça ilgisini çekmiş ve destek görmüş. Proje neden yürümedi merak ettim.

Bu proje dışında Türkiye’de kadınların erkek mesleği olarak görülen alanlarda (boyacılık, marangozluk, su tesisatçılığı v.b.) eğitim aldırılarak toplu halde istihdam edildiği proje ya da bu konuda istihdam sağlayan şirketlere rastlamadım.

İlham nerede?

Ev hanımları ya da yalnız yaşayan kadınlar evde elektrik, tesisat vb. işler için ustaya ihtiyaç duyulan anlarda ister istemez bir tedirginlik yaşar ve programlarını evde bir erkeğin bulunduğu bir saate göre yapmaya özen gösterir. Oysa bu işleri yapabilecek kadın ustalar olsa eminim kadınlar hiç tereddüt etmeden onlara başvuracaklar. Yani müşteriler hazır...

Çalışacak kadın bulabilir miyiz? Kesinlikle evet. Evde gündelik temizlik yapmaya gelen kadınların aldığı ücretleri ve harcadıkları emeği göz ününde bulundurursak bu işlerde çalışan kadınlara su, elektrik tesisatı v.b. işleri yapmak oldukça cazip gelecektir. Daha kısa sürede daha az emek ile daha çok para. Bir de kadınların titizliği yanında bonus.

6 Nisan 2016 Çarşamba

Hiçbir şey için geç değildir!

Hiçbir şey için geç değildir sözü klişe gibi dursa da destekleyen örneklerin çok olması bu sözü anlamlı kılıyor.

Harry Potter'ın yazarı J.K. Rowling, Indiana Jones'un ünlü aktörü Harrison Ford, Pi'nin Yaşamı ve Brokeback Mountain filmleri ile Oscar alan yönetmen Ang Lee, Dünyaca ünlü tenor Andrea Bocelli, Zara'nın kurucusu Amancio Ortega, McDonalds kurucusu Ray Kroc... Bu örnekler çoğaltılabilir.

Bugün tesadüfen gördüğüm bu resmi paylaşmak istedim. Hayatta kim kaybolmuyor ki?
İlk 20 yıl zaten yapılacaklar belli, 20 ve 30 arası yaşlar hep kaos...Ne oluyorsa sonra oluyor. Eh 30'unu geçmiş biri olarak ilham verdi bana :)




Yukarıdaki resimde adı geçen kişilerin hayatlarının ilk 30 hatta 40 yılı ulaştıkları başarılarının ya ilk basamağını oluşturmuş ya hiç alakası olmayan işlerden ya da çaresizlikle yapılmış işlerden oluşmuş.

Ben şimdi ne yapacağım

20'li 30'lu yaşlarda sudan çıkmış balık gibi oluyoruz. Hep hazıra alışmış bünye bir anda hadi kalk birşeyler yap ve para kazanla yüz yüze kalınca bocalıyor haliyle. Ben şimdi ne yapacağım sorusuyla koca dünyanın orta yerinde bocalıyor da bocalıyoruz.

Kimimiz şanslı ne istediğini biliyor. Ne istediğini bilmenin üniversite sınavında en başarılı yüzde 1'lik dilime girmekten daha zor olduğundan üniversite bitene kadar kimse bahsetmemişti halbuki. Ne istediğini bilmiyorsan nereye gideceğini, nasıl gideceğini de bilmiyorsun.

Üniversite eğitimi almak gerçekten gerekli midir, bence bu sorgulanmalı. Önce üniversiteye girmek daha sonra bitirmek için maddi, manevi çekilen zorlukların aslında bizi bize yabancı bir ormanın ortasına bırakıp gideceğini daha önceden bilsek girer miydik bu yollara bilmiyorum.

Aile, çevre, sınavda aldığın yüksek notlar - puanlar sana ne istiyorsun diye sormadan koyuyor önüne okunacak bölüm, girilecek üniversite listesini. Matematiğin çok iyiyse neden psikolog olasın ya da arkeolog? Matematiğin iyiyse mühendis olmalısın... Hep -meli, -malısın, ne istiyorsun en son soru. Matematiğe kafam basıyor diye suçlu mu oluyorum ben şimdi?Kendi istediklerimi matematiğimin iyi olmasına feda mı ediyorum?

Belki çok başarılı psikolog olacak kişilik özelliklerine sahipsin ve olman gereken yer de kanepeye uzanmış, derdini anlatan insanları dinleyip onlara yardımcı olmak. Ama sen matematiği çok iyi olan birisi olarak elektronik mühendisi olmalısın ve bir firmanın ar-ge departmanında elektronik birşeyler geliştirmekle uğraşmalısın (o da mesleğini yapabilecek ortam bulursan, bulamazsan bankada kredi de pazarlayabilirsin :) 


Üniversiteden mezun olduktan sonra hatta üniversite son sınıfta gerçek hayatla karşılaşmanın buz gibi soğukluğu vurmaya başlar yüze. Ben ne yapacağım şimdi sorusu yankılanmaya başlar beyninde...

Ben de bu süreçlerden geçtim, mezun olmamın üstünden 10 yıl geçti ama hala ben şimdi ne yapacağım demekten kurtulamadım :)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...